ölüler dirilirdi, çıkamazdım ki otelden ben otelden hiç çıkamazdım ki edip cansever valizi topladın. banyoda diş fırçan, şampuanın kalmıştır. prizde şarj aleti, klasik. odaya girer girmez bir sigara yakmıştın pencerenin önünde. perdeyi hafif aralayıp, üç dört hafta boyunca bakacağın görüntüyü çekmiştin içine. giderken de öyle yapacaksındır, klasik. hepsi aynı. içeri girersin ve hangi şehirde olduğunun önemi kalmaz. antep de olabilir, zonguldak da. fark etmez. yatak, koltuk, banyo, havlu, loş ışık, televizyon, pencere, içki, kitap, sigara, sessizlik… yalnızlık. ilk ne zaman başkalarının yalnızlıklarıyla konuşmaya çalıştın, odalarda bıraktıkları? ne zaman dalaştın ilk? ve neden aşık oldun ki otel yalnızlığına? veda zamanı. ünlü…
Yorum BırakYazar: K. Sinan Küçük
delirmek, henüz delirmemiş insanın meziyetidir.
Yorum Bırak“çünkü ben buna değerim.” diyor… ne olunca değerli oluyor ki insan, ne yapınca? bir insana, kendisinin değerli olduğunu düşündürten ne ki? “çünkü ben buna değerim.” diyor. kararını vermiş o, değiyor yani, hiç şüphesi yok. çok okuyunca mı değerli oluyor? çok yazınca mı? çok gezince mi? çok kazanınca mı? çok biriktirince mi? çok yiyince mi değerli oluyor? hayat kurtarınca mı? adam öldürünce mi? adam olunca mı? alalım hayat kurtarmayı… bir hayatı kurtarınca değerli oluyor diyelim insan. neden? çünkü bir hayatı kurtardı. hangi hayatı? falancanın hayatını. falanca değerli biri mi? diyelim ki “değerli biri” olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyoruz ve o…
Tek Yorumöyle bir yere gelinir ki sonunda, bütün oyunlardan çıkılır birer birer. “zaten” denir. zaten, gerçeklere teslim oluştur. zaten, itirafın başladığı andır. zaten, hesaplaşmadır. korkunun bittiği, korkulanın geldiği yerdir, zaten. zaten’in karşısında dağ olsa dayanmaz. “zaten”, diyen, sahneden yere iner. zaten’in içinde, silme ihanet vardır. bıçaklanmış sırtın, zaten’den sonra kanar. zaten torbadan çıkan zehirli bir yılandır. zaten, yangında, ilk kurtulandır. zaten’in üzerine küfür tanımam. zaten bir yok oluştur, z ile başlar zaten.
2 Yorumseni beklerken kendime başka bir ben uydurdum, aksi gibi o da seni beklemeye başladı. bir çerçi geldi seni beklerken, senin, dedi, dizlerin çürümüş. her yerin oyuk oyuk. içinden, dedi, senin nehir mi geçti? bir saatçi gelip adını söyledi, beni bul, dedi telaşla, aradım buldum, yüzüme güldü. şimdi git, dedi, şimdi git kendini kur. gözlerim doldu, gittim, saatim durdu. seni beklerken satır araları düştü ardıma önüme. koşmasaydım düşecektim, ucuz kurtuldum, ilk paragraftan dönüp baktım geriye, başlıklar gördüm dizilmiş, üstü çizilmiş. bir çocuk yanaştı tedirgin, tetikte misin, dedi, hâlâ tetikte misin? bekliyorum ya, dedim, daha ne yapayım? hazırlan, dedi, yola çıkacaksın yakında,…
Tek Yorumbalkon ya da teras gibi bir yerden aşağıdaki kalabalığa bakıyorum. gözlerim telaşla “sen”i arıyor. herkesi, her yeri dikkatle inceliyorum. saatler, belki günler geçiyor. hiç beklenmedik bir anda merdivenlerden çıkarak yanıma geliyorsun ağır ağır. bir süre ses çıkarmadan ne yaptığımı anlamaya çalışıyorsun. sonra koluma dokunup varlığını, yanımdalığını işaret ediyorsun. başımı çevirip birkaç saniye (belki de birkaç gün) boyunca bakıyorum. hiçbir şey söylemeden, tekrar kalabalığa doğru çeviriyorum başımı. sıkıntı ve telaş içinde seni arıyorum. görebilsem yanına geleceğim. an gelir ki kaybolursun yol bile gizler kendini yere düşmüş bir ateşsin söneceğin dünden belli rüzgârlara heveslisin değil mi sonu karanlık? öyle uzun, öyle yorgun…
Yorum Bırak– kaç zaman oldu? – çok. – hiç aklıma gelmezdi. kelimeler kulaklarında çınlar. sarsılırsın, içini korku kaplar bir anda. sıra sendedir artık. bu ihtimal üzerine hiç düşünmemişsindir. çünkü önce istersin, gerçekten isteyip istemediğine sonra karar verirsin. karar verebilirsen, o da. öfkeler, hayal kırıklıkları film şeridi gibi geçer gözlerinden. bir yandan kendinle dolar için, bir yandan acıyla… hayatı anlama şansı çıkar karşına. bir ses versen, her şey çözülecektir. sessizliğin çürütecektir yoksa. yeşermek de vardır işte, bilirsin! umutsuzca, çürümeyi seçersin. “hiç aklıma gelmezdi” dersin.
Yorum Bıraksen git dersin gitmek kalsın kalsın diye inadına sonsuz sözlerin tükenir, sonun yaklaşır yanına sanatsız, yorgun gözleri yitip gider gözlerinden nerede bulsan kaybolur aradıkça göreceksin
Yorum Bırak– hiç benim hakkımda yazdın mı? – hak? – haklısın. sana söylenecek söz yoktur. her şey, yapman gerektiği gibi yapılmıştır. öyleyse geçmiş üzerine düşünmek zaman kaybıdır. gelecek üzerine kafa yormak gerekir. geleceğin, geçmişten soyutlanamayacağını fark ettiğinde çılgına dönersin. yaptığın her şey, sarf ettiğin her cümle yolunda kümelenmiştir şimdi. şimdi hesap verme zamanıdır. tercih senindir, yol ise ikidir: kendinle hesaplaşmak ya da diğerleriyle yüzleşmek. ikisini de yakıştıramadığından kendine, geçmişten de kendinden de kaçarsın. peki ya diğerleri? onlar seni bilirler.
Yorum Bırak– beni özlemiyor musun? – beklemiyorum. – evet, ikisi aynı şey. artık yalnız başına düşünme zamanıdır. öfkeni umursayacak kimse kalmadığından, öfkelenmenin de anlamı yoktur. öfke, yalnızlığa elverişli bir duygu değildir çünkü. öyleyse yolun başına gelmelisindir bir an önce. düşlerini karartan düşünceler… çektiğin ve çektirdiğin acılar, seni yola çıkaran sözler, sebepler… yani sözlerin, yani sebeplerin… düşündükçe yalanlarından sıyrılırsın. düşündükçe korku kaplar içini. hiçbir şey kontrolünde değildir ve hiç olmamıştır bile. zihnindeki bulutlar ansızın dağılıverir. “sevgi!” dersin birden bire, “nerdesin allahın cezası?!” onca zaman itip kaktığın sevgi. >> vassilis saleas / weeping eyes / 2’57”
Yorum Bırak“aman!” demişti, “aman bak yapma, kıracaksın sonunda!” bu cümleden başladılar toplamaya.
Yorum Bırak– beni terk ettin. – sen kendini ve tüm yaşadıklarını terk etmiştin zaten. bana terk edecek bir şey kalmadı. – şimdi ne olacak? “kural” koymak senin işin değildir. var olan kurallara sıkıca sarılırsın. kendi “kural”ın olabileceği aklından bile geçmez. her şeyin yerli yerinde olabileceğini düşünürken, hiçbir şeyin yerinde durmadığını, kendini amansızca kandırdığını görmezsin. sonuna kadar beklersin, hep, sonuna kadar. istersin ki hayat seni mecbur bıraksın, istersin ki her şey başkalarında var olduğunu sandığın mutluluğa varsın kendiliğinden. başkaları… sırtında taşıdığın çözümsüz ağrı… sıradan olasın istersin; sıradan bir mutluluğu, aykırı bir mucizeye tercih edersin. gerçeği kendine bile itiraf etmeden daha, toparlanır yola…
2 Yorum