– Konuştuklarımızın çoğu göründüğünden önemsiz şeylerdi. Bunu sen de biliyordun zaten. Zaman zaman abartılı çıkışlar yapıyorduk ikimiz de. Ama kaynağına çok sonraları yaklaşabildik. Tam olarak ise, hiçbir zaman çözemeyebilirdik.
– Derin içsel patlamalar, diyordun bunlara yanılmıyorsam.
– Dip işte! Ben de senden duymuştum ilk…
Kaçtığım şeye, nedenime, bir isim verme çabası oluşmuştu bir süre sonra. Kaçışın ilk çarpıcı etkisini, (“atlattıktan sonra” diyemem), sindirdikten sonra. En azından, yaklaşık bir tanımlama isteği. Olmuyordu. İhtimal, olmayacaktı da. Tanımlamak ya da bir isim vermek, yeteneğim dahilinde değildi belki. Cesaretim dahilinde değildi belki. Yetkim dahilinde değildi belki. Hattâ, iyi niyetli bir davranış olmadığı bile savunulabilirdi bunun. Kural dışı yani. İşi karmaşıklaştırma çabasının, “anlaşılmasın” kaygısının örtük bir örneği. İşte! Bu da zaten, kaçış olmuyor muydu?
Yorumlar